Kanımızda Neler Var?
Kanımız, her birinin kendine has bir vazifesi olan alyuvarlar, akyuvarlar, trombositler ve plazmadan oluşur. Alyuvarlar vücut hücrelerimize oksijen taşır. Akyuvarlar (bir sonraki safyada göreceğiniz gibi), hastalıklarla mücadele eder. Trombositler, damardan kan sızıntısını önlemekte rol oynar.
Yüzde 90 nisbetinde sudan oluşan plazma, kanımızın sıvı bölümüdür. Plazma al ve akyuvarları, trombositleri, besin maddelerini ve hormonları taşır, ısıyı dağıtır. Ayrıca hücrelerimizin içinde ve etrafında ihtiyaç duyulan sıvıyı da plazma temin eder.
Olgun bir alyuvarın hücre çekirdeği yoktur, yani hücre bölünmesi yoluyla üreyemez. Bu yüzden, kemik iliğimiz sürekli olarak yeni alyuvarlar imal etmekle meşguldür. Yetişkin bir erkeğin kanında yaklaşık 3 trilyon alyuvar vardır. Ortalama dört ay yaşayan alyuvarlar yıprandıklarında büyük çoğunluğu dalakta olmak üzere vücut tarafından parçalanırlar.
Alyuvarlar incecik kılcal damarlardan bile süzülecek esnekliktedir. Oksijen molekülleri alyuvarın taşıdığı hemoglobin adı verilen bir maddeye bağlanır. Hemoglobinin ana malzemesi demirdir. Kılcal damarlara ulaşan alyuvar, taşıdığı oksijeni civar dokulara verir.
Normalde, alyuvarlar kan hacmimizin yaklaşık yüzde 45′ini oluşturmaktadır. Kansızlık hastalığı çeken kişilerde ise yeterli miktarda sıhhatli alyuvar yok demektir. Getir-Götür işleri
Kan plazmamız ve alyuvarlarımız kılcal damarlardan civar dokulara lüzumlu malzemeyi taşır ve buralardaki atık maddeleri toplarlar. Kılcal damarlar o kadar incedir ki, 10 tanesi bir araya gelse, kalınlıkları ancak bir saç teli kadar olur
Trombositler kemik ilimiğimizdeki büyük hücrelerin ufalanmasıyla oluşmuş minik parçacıklardır. Ortalama ömrü dört gün olan trombositlerin vazifesi birbirlerine yapışıp pıhtılaşma oluşturarak, kan kaybını önlemektir. Eğer kanda yeterince trombosit yoksa, pıhtılaşma gerçekleşmez, bu yüzden de en ufak kesik bile büyük bir tehlike arzedebilir.
Sızıntının Kapanması
(1) Elimize batan bir iğne, bir kan damarına rastlayabilir. Damardan derimizin içine kan akar.
(2) Kandaki küçük trombositler yarayı kapatmak için olay yerine hücum eder.
(3) Trombositler yapışkan iplikler halinde bir maddenin teşekkül etmesini sağlar. Bu iplikler kanı pıhtılaştırıp, kanamayı durduran bir ağ oluşturur.
(4) Yaranın üzeri yeniden sıhhatli deri hücreleriyle örtülür. Hemofili hastalarında kan pıhtılaşması çok güç olmaktadır.
Mor Bir Leke
Kolumuzu veya bacağımızı sert bir cisme çarpıp, berelediğimizde, cildimizde mor bir leke ortaya çıkar. Bu durumda, cilt yüzeyimizin altında, çatlayan kan damarlarından kan sızmaktadır.
Akyuvarlarımız
Akyuvar hücreleri alyuvarların iki katı büyüklüğüne ulaşabilmektedir. Kanımızdaki her bir akyuvara karşılık 500 ilâ 1000 alyuvar vardır.
Akyuvarlar hem kemik iliğinde, hem de lenf şebekemizde imal olunur. Damar duvarlarından kolaylıkla süzülerek içeri ve dışarı geçebilen akyuvarlar zor durumdaki dokuların yardımına koşar.
Vücuda hastalık yapan organizmalar (virüs veya bakteriler) girdiği zaman, vücut hastalıkla mücadele etmek için otomatik olarak akyuvar üretimini hızlandırır. Üretilen bu akyuvarların büyük bölümü çöpçü hücrelerdir. Çöpçü hücreler bakterileri, artık maddeleri ve ölü hücreleri yiyerek sıhhatimizi kazanmamıza yardımcı olur.
Akyuvar üretiminin kontrolsüz biçimde artmasına kan kanseri adı verilmektedir. Olgunlaşamayan bu faydasız akyuvarlar bir süre sonra o kadar kalabalıklaşır ki, kanda sıhhatli al ve akyuvarlara yer kalmaz. Bütün akyuvarlar, alyuvarlardan daha büyüktür. Bu akyuvarda bileşik hücre çekirdeği görülüyor.
ZİHİN BULANIKLIĞI
Zihinsel bulanıklığı olan çocuklar saçma sapan konuşurlar, dalgın ve huzursuzdurlar. Olmayan şeyleri görüp işittiklerini sanırlar. Bu belirtiler üzerinde önemle durulması ve doktora başvurulmasını gerektirir.
Daha önce iyi olan bir çocuk başından aldığı bir darbe sonunda dalgınlaşma bunun nedeni yavaş yavaş oluşan bir iç beyin kanamasının beyin içi basıncını artırması olabilir.Menenjit
Tedavi
Çocuğunuz, beyninde ya da kafatasındaki tahribatın yeri ve yoğunluğunun anlaşılması için hastaneye kaldırılır. Orada kendisine kafatası röntgeni ve BBT testleri yapılacaktır. Ameliyat gerekebilir.
BBT BBT (Bilgisayarlı beyin tomografisi) teşhise geniş çapta yardımcı olabilen ve acı vermeyen bir işlemdir. Klasik röntgen metotlarına, benzemeyen BBT sayesinde, kan pıhtıları ve tümörler gibi yumuşak dokular da görülür. Bu işlem, vücudun etrafında dolaştırılan ve yüzlerce röntgen ışmı yayınlayan kamera aracılığıyla gerçekleştirilir. “Elde edilen veriler bir bilgisayar aracılığıyla incelenir ve alanın seri resimleri alınarak incelenir.
Baş BBT’si BBT ‘yi yaptırmak için çocuk başı makinanın içinde olarak bir masaya yatırılır. Resimlerin bulanık çıkması için kendisinden kıpırdamaması istenir.
Virüs veya bakteriyal bir enfeksiyonun neden olduğu beyin zarı iltihaplanmasıdır.
Tedavisi
Kesin bir teşhis konulabilmesi için çocuğunuz, büyük bir olasılıkla omurilik sıvısından örnek alınması için bir hastaneye kaldırılacaktır. Serum ve bakteriyal enfeksiyon için antibiyotik verilecektir.
Göz seviyesinde BBT
Kafanın üstü yukarıda kalacak şekilde yapılır. Beyaz kısımlar kemik, gri kısımlar doku ve siyah kısımlar hava boşluğudur.
Başın üst kesitine uygulanan BBT
Solda başm üst kesitinden alınan BBT’de hastanın durumu görünüyor. Ortadaki gri kısım beyindir.
Doktor çocuğunuzun kulaklarına özel bir itina göstererek muayene edecek ve sizden genel gelişmesini öğrenecektir. Çocuğunuzun geç konuşmasının belirli bir sebebi bulunamazsa, doktor çocuğun kendiliğinden konuşmaya başlamasını beklemenizi, bu arada büyüklerin ve çocukların konuşmalarını bol bol dinlemesi imkanını yaratmanızı isteyecektir. Sağırlıktan şüphelenirse, diğer işitme testlerinin yapılabilmesi için çocuğunuzu bir uzmana gönderir. iyi anlaşılmayan konuşmalar sağırlık belirtisi olabilir. Doktora başvurun. Tedavi
Doktor bir ön işitme testi uygulayacak ve çocuğunuzun kulaklarını muayene edecektir, Sağırlıktan şüphe ederse diğer test ve tedavilerin yapılabilmesi için çocuğunuzu bir uzmana gönderir.
Kelimeleri telaffuz ederken bir zorluk çekmiyorsa, konuşmak istemeyişinin sebebi konuşma mekanizmasındaki bir bozukluk veya sağırlık olamaz. Uzman bir doktora danışın.
Küçük çocukların çoğu konuşmada bir çekinme dönemi geçirirler. Bunun nedeni; heyecanlandıkları zaman beyinlerinin konuşabildiklerinden daha hızlı çalışmasıdır. Normal bir durum olup, hemen hemen her çocuk bu devreyi geçirir.
Ne yapmalısınız?
Kelimelerin sonunu onun yerine getirerek ona yardımcı olmaya çalışmayın. Bu kekemeliğine dikkat çekmek olur ve kekeleme süresini uzatabilir.
Küçükken geç konuşma özelliği gösteren çocuklarda büyüme yıllarında kekeleme görülebilir. Bu durum endişe duygusu ve heyecanlanma halinde daha da kötüleşır. Doktora başvurun.
Tedavi
Doktor çocuğunuzu tedaviye alabilir. Küçük yaşta tedavi gören çocuklar genellikle bu güçlüklerini yenerler.
Kulağınızda zaman zaman vızıldamalar olur. Fısıltı gibi sesler işitilmesi, kulak hastalıklarının bir belirtisi olabilir.
Barotravma adı verilen durumda orta ve dış kulak arasındaki basınç dengesi bozulur. Özellikle yolculuk sırasında soğuk algınlığı veya burun tıkanması varsa, sorunun nedeni bu olabilir.
Ne yapmalısınız?
Burun deliklerinizi elinizle tıkayarak burnunuzdan hava vermeye çalışın. Bu girişim çok zaman, çınlamayı ortadan kaldırır. Sorun 24 saatten daha uzun süre devam ederse, doktora başvurun.
Kulağa böcek kaçtığı zaman uygulanacak ilkyardım
Kulağa böcek kaçacak olursa, başınızı o kulak Üstte kalacak şekilde eğip kulağa ılık su koymanız yeterlidir. Başka birinin yardımıyla daha iyi becerebileceğiniz bu iş, böceğin yüzeye çıkmasına neden olur. Bunun yerine su dolu banyo küvetine, kulaklarınız su| altında kalacak şekilde sırt üstü de uzanabilirsiniz. Bu önlemler fayda vermezse, doktora gitmeniz gerekir.
Kulağa su doldurduğunuzda, kulak memesini de hafifçe çekiştirin.
Dış kulak kanalınıza bir böcek ya da başka bir yabancı cisim kaçmış olabilir.
Kulağın yapısı
Kulak, başlıca üç bölümdür. Dış kulak, kulağın kafa dışında kalan kısmı olan kulak kepçesini içerir. Kulak kepçesi ses dalgalarını toplayarak dış kulak kanalı yoluyla kulak zarına iletir ve onun titreşmesini sağlar. Orta kulakta kulak zarıyla üç küçük kemik (çekiç, örs ve üzengi kemikleri) vardır. Bu kemikler kulak zarındaki titreşimleri iç kulağa iletir. Orta kulaktaki nava basıncı, burasıyla boğaz arasındaki östaki borusu aracılığıyla hep dış ortam basıncına eşit tutulur.
iç kulak sıvıyla doludur. Burada orta kulaktan gelen titreşimleri sinirsel uyarılar halirte dönüştüren salyangoz (koklea) vardır. Bu uyarılar işitme siniriyle beyne ulaştırılır. İç kulakta ayrıca, vücudun dengesini devam ettiren labirent de vardır.
Aynı odayı paylaşma gereksiz rahatsızlıklarla sonuçlanabilir. Bunun sebebi, sizin çıkardığınız ve bebeğinizi rahatsız eden sesler kadar bebeğinizin yakınlığının onun hareketlerinden fazlasıyla haberdar olmanıza ve sıklıkla çıkardıkları ufak sesleri uyanıklığının bir işareti olarak düşünmenize yol açmasıdır. Çoğu bebek uyurken hareketlidir ve rahatsız edilmezlerse uyumaya devam ederler.
Ne yapmalısınız? Mümkünse bebeğinizi ayrı bir odaya geçirin. Gerçek bir ağlamayı duymamanız pek mümkün değil. Ama önemli olmayan seslerle rahatsız olma ihtimaliniz azdır. Bebeğinizi soğuk uyandırıyor olabilir.
Ne yapmalısınız? Uykuda çok hareket eden ve üstünü açan bir bebek geceleri bir uyku tulumu veya ısıtacak bir pijama ile sıcak tutulabilir.
Endişe, bebekte uyku bölünmesinin sebebi olabilir. Alışılmış ev yaşantısındaki küçük değişiklikler hile bazı bebekleri tedirgin eder.
Ne yapmalısınız? Bebeğinize endişelenecek bir neden olmadığını telkin etmek birkaç gün alabilir. Bu arada düzende daha fazla değişiklik olmamasına gayret edin. Bebeğiniz gece uyandığ zaman içecek bir şey verin ve kucağınıza alın, ama kendisinin tekrar yatağına yatırılacağını anladığından emin olun, aksı takdirde geceleri uyanıp oyun oynamayı bekler ve bunu far alışkanlık haline getirir . Kulak ağrısı muhtemelen bir orta kulak iltihabı sonucudur ve önceleri iyi uyuyan bir bebekte gece uyanmaları ve huzursuzluğun sık rastlanan bir nedenidir.
Uyuma düzenleri
Bebeklerin uyuma düzenleri ve uyku ihtiyaçları birbirlerinden farklıdır, bu yüzden, bebeğiniz bir tanıdığınızın aynı yaştaki çocuğundan daha az uyuyorsa, bebeğinizin normal olmadığı düşüncesine kapılıp yanılgıya düşmeyin.
Yeni doğan bir bebek zamanının çoğunu uyuyarak geçirir, yaklaşık 3 saatte bir ihtiyaçları için uyanır. Üc aylardan sonra, çoğu bebek geceleri daha çok uyuyacak ve belki de gecede yalnız bir kere uyanacaktır. Gündüz uykusuz geçen süreler de muhtemelen uzayacaktır.
6 aylık Bebek 6 aylık olduğu zaman artık gecenin büyük kısmını uyuyarak geçirir, fakat sabahın erken saatlerinde bir şey içmek için uyanabilir. Günün büyük kısmını uyanık geçirecektir ama muhtemelen sabah ve öğleden sorna hafif bir uykuya ihtiyacı olacaktır.
Bir Yaş
Bir yaşındaki bebek genellikle gece boyunca uyanmadan uyur. (ortalama 10-12 saat arası) Bu yaştaki bebeğin muhtemelen günde bir kez hafif bir uykuya ihtiyacı olacaktır.
Gece beslenme çağını aşmış bebeklerde sizin varlığınızdan emin olmak ve bunun verdiği rahatlık ihtiyacı, gece uyanmalarının nedenidir.
Ne yapmalısınız?
Bebeğinizi belirli bir düzene sokmak için elinizden geleni yapın.
Bebeğinizin uyumasına yardımcı olma) Bebeğiniz gece uyanırsa içecek bir şey verin fakat yatağından kaldırmaktan kaçının kendi varlığınızdan emin olmasını sağlamak ve kendinizi her şeyin yolunda olduğuna inandırmak için bebeğinizin yanında gerektiğinden fazla kalmayın. Odayı terk ettiğinizde bebeğiniz ağlarsa, geri dönmeyin. Tekrar uyumadan önce birkaç dakika ağlaması bebeğinize hiçbir zarar vermez.Ancak gece gündüzün büyük kısmım uyuyarak geçirirken; yavaş yavaş gündüz uyanık, gece uyuyan bir rejime geçmek bütün bebeklerde görülen bir durumdur.
Atardamarlar kalpten aldıkları kanı diğer organlara götürür. Tıpkı bir ağaç gibi dallara ayrılan atardamarlar, her dallanmada biraz daha daralır. En küçük kan damarları olan kılcal damarlar, alyuvarlarımızın ancak geçebileceği genişliktedir. Aynı şekilde toplardamarlar da dallara ayrılır ve küçük dallardan büyüklere doğru topladıkları kanı nihayet kalbe ulaştırır.
Sıhhatli kan damarlarının duvarları düz ve esnektir. İnsan yaşlandıkça atardamarların duvarları sertleşebilir, iç yüzeyleri de (yağ benzeri bir madde olan) kolestrol veya kalsiyum birikmesi yüzünden pütürlenebilir. Bu duruma damar sertliği adı verilmektedir.
Bu şekilde daralan damarlarda kan pıntılaşması ortaya çıkmakta ve atardamar tıkanabilmektedir. Bunun neticesinde de, bu atardamarlarla beslenen dokular besin maddelerinden ve oksijenden mahrum kalarak ölebilir. Bu durum beyinde meydana gelirse, insane felç iner. Kalp atardamarlarında meydana geldiğinde ise kalp kasının bir bölümü ölür. Buna kalp krizi adı verilmektedir.
Kan basıncını kalbimizin pompalama hareketi ve kan damarlarımızın esnekliği belirlemektedir. Tansiyon diye adlandırılan kan basıncı genellikle koldan ölçülür.
Kalbin her atışında koldaki atardamara kan hücum eder ve kan basıncı en yüksek seviyesine çıkar. Buna büyük tansiyon denir. Kalp karıncıkları gevşediği zaman ise kan basıncı en düşük seviyesindedir. Buna da küçük tansiyon adı verilir. Tansiyon ölçümü, mesela 12/8 gibi iki sayı halinde kaydedilir. Bu örnekte büyük tansiyon 12, küçük tansiyon ise 8′dir. (Aslında bu rakamlar 120/ 80′dir ve tansiyon aletinin tüpündeki civanın gösterdiği milimetrelere tekabül etmektedir.)
Büyük tansiyon 140′ı, küçük tansiyon da 90′ı geçiyorsa, o insanda yüksek tansiyon var demektir. Yüksek tansiyon, düşük tansiyondan daha tehlikeli bir rahatsızlıktır. Ne var ki, tansiyon fazla düştüğü takdirde de beyine yeterince kan ulaşmaması gibi bir tehlike doğar. Ara sıra başınız dönüp, kulaklarınız uğulduyorsa, eğilerek veya yatarak başınızı ayaklarınızla aynı seviyeye indirmek, düşük tansiyona karşı etkili bir çare olacaktır.
Tansiyonun çok yükselmesi, bir kan damarının çatlamasına sebep olabilir. Nitekim, tıpkı kan damarlarının tıkanması durumunda olduğu gibi, damar çatlamasından ileri gelen, beyin kanaması da felç inmesine yol açabilmektedir.
Kan Damarlarının Yapısı
Atar ve toplardamarlar üç doku tabakasından oluşur. En içte yer alan tabaka epitel hücrelerden örülmüş düzgün bir astardır. Atardamarlarda orta tabaka kaslardan oluşur. Büyük atardamarlarda ise bu tabaka esnek bir dokudur. Toplardamarlarda kaslardan oluşan ince bir orta tabaka bulunur. Gerek atar, gerekse toplardamarları bağ dokudan müteşekil bir dış tabaka örter.
Kan – Yerçekimi Mücadelesi
Toplardamarlarımızın bir çoğunda, kanın kalbe geri dönebilmesi için yerçekimine karşı mücadele etmesi gerekmektedir. Kendi kasları epeyce güçsüz olan toplardamarlarda kanın akışı kas hareketleri ve civar atardamarların basmayla sağlanır. Ayrıca, toplardamarlarımızda tek yönlü kapakçıklar da vardır.
En büyük atardamar (aort) ile gene en büyük iki toplardamar (büyük ve küçük vena kava) yaklaşık 2.5 santim çapındadır. Kas dokuları, atardamar duvarlarının toplardamarlara nazaran daha kalın ve sağlam olmasını sağlar. Kılcal damarlar ise buradan gördüğünüz noktadan çok daha küçüktür.
Elektrikli Mesaj Servisi Kafatası sinirleri (12 çift) hem otonom tepkilerin bir kısmım hem de başımızı ve buradaki duyu organlarını kontrol eder.
Otonom Sinir Sistemi
Otonom sinir sistemi vücudumuzun iç ortamını kontrol eder. İç organlarımızdan gelen bilgileri alır ve bu organların faaliyetlerini düzenler.
Somatik Sinir SistemiSomatik sinir sistemi vücudumuzun dış çevreyle ilişkisini kontrol eder. Dışarıdan gelen bilgileri alır ve iradi hareketlerimizi yönetir.
Sinir Sistemi
Sinir sistemi yalnız vücudumuzun bütün duyum ve hareketlerini değil, aynı zamanda düşüncelerimizi, hislerimizi ve hafızamızı da kontrol eder.
Karmaşık bir sinir ağı, beynimizin elektrikli sinyaller aracılığıyla vücudumuzun diğer kısımlarıyla sürekli olarak haberleşmesini sağlar. Sinir sistemimiz her an vücudun içinden ve dışından bilgi toplamakla meşguldür. Bir yandan da bu bilgileri türlerine göre ayırıp, kimini ileride kullanmak üzere depolamakta, kimini de hemen işleme koyup, kaslarımıza ve iç organlarımıza bu doğrultuda mesajlar göndermektedir.
Mesala siz bu sayfayı okurken, beyniniz (hem de saniyenin binde biri kadar bir zamanda ve büyük bir beceriyle) bir sürü değişik işlem gerçekleştiriyor: Bir yandan, beyninizin yönetimi altında, bu işle görevli kaslar gözlerinizin soldan sağa, sağdan sola hareket etmesini sağlıyor. Böylelikle gözlerinizden beyninize sürekli bir bilgi akışı gerçekleşiyor. Beyniniz her bir harfi değerlendirip, kelimeler ve cümleler halinde tasnif ediyor. Bu bilgilerden bir kısmını hafızada depolamaya başlıyor. Ayrıca, yeni bilgileri daha kolay anlayabilmek için, hafızada depolanmış eski bilgilerden bir kısmım da yeniden devreye sokuyor.
Aynı anda, sinir sisteminiz bir sürü iskelet kasının sizi oturur pozisyonda tutmasını sağlıyor. Daha başka birtakım kaslar da yaklaşık olarak dakikada 25 kere gözlerinizi kırpmanıza yardımcı oluyor.
öte yandan, sinir sisteminiz, iç organlarınızdan gelen mesajları da değerlendiriyor ve bu mesajlar doğrultusunda kalp ritmini, kan basıncını, nefes alma sıklığını, vücut sıcaklığını, besinlerin sindirilmesini ve daha pek çok faaliyeti yönlendiriyor. Sinir sisteminiz sayesinde, yorgun olduğunuzu anlıyor veya yemeğin pişmekte olduğunu hissediyorsunuz. Beyniniz, nerede olduğunuzu, saatin kaç olduğunu biliyor, aç olup olmadığınıza karar veriyor. Ve bütün bunlar sinir sisteminizin şu anda yapmakta olduğu işlerin ancak küçük bir bölümünü oluşturuyor.
Sinir Sistemimizin Parçaları
Merkezi sinir sistemimiz beynimizden ve omuriliğimizden meydana gelmektedir. Beynimiz asıl beyin, beyincik ve beyin sapını kapsar . Omurilik, beyinle vücudun alt bölümleri arasında gidip gelen mesajları taşır.
Dış sinir sistemimiz beyinden çıkan kafatası sinirleri ile omurilikten çıkan omurilik sinirlerinden oluşur. Dış sinirlerin çoğunda iki ayrı tür lif bulunmaktadır. Duyu lifleri derimizden, kaslarımızdan ve mesela göz gibi özel duyu organlarından gelen mesajları merkezi sinir sistemine ulaştırır. Motor liflerse merkezi sinir sisteminin emirlerini iskelet kaslarına taşır. Bu sistem, vücudumuzun dış düzeyle ilişkisini kontrol eden somatik sinir sistemidir.
Dış sinirlerimizin bir bölümünde iç organlarımızla veya dolaşım, sindirim, solunum ve üreme sistemlerinin salgı bezleriyle bağlantı sağlayan lifler de bulunur. Bu sinir lifleri otonom sinir sistemine dahildir. “Otonom” teri” mi iradi olmayan, yani bilincimiz dışında gerçekleştirilen faaliyetleri anlatır.
Otonom sinir sistemimizin kontrol merkezi beyin sapı ile beynin derinlerinde (hipotalamusda) bulunur. Bu sisteme dahil sinirler sempatik ve parasempatik sinirler şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Her iki tür sinir de salgı sistemimizin hormonlarıyla işbirliği içinde çalışır.
Beynimizi Kullanmak
Beynimizde milyarlarca nöron (sinir hücresi) vardır. Tabii bu kadar çok nöron arasında da neredeyse sınırsız sayıda bağlantı kurmak mümkündür. Yeni bir beceri edindiğiniz zaman, nöronlarınızı yeni bir bağlantıya sevk etmiş olursunuz. Yeni fikirler de yeni bağlantılardan doğar.
Vücudumuz yeni nöronlar üretemez, fakat sahip olduğumuz nöronlar arasında yeni bağlantılar kurmak elimizdedir. Beynimizi ne kadar çok kullanırsak, kapasitesi de o kadar artacaktır.
Sinirlerimiz
Sinir sistemimizin temel hücreleri nöronlardır. Nöronların elektrik sinyallerini taşımak ve iletmek gibi özel bir kabiliyeti bulunur.
İnsan vücudunda 10 milyar ile 100 milyar arasında nöron bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu nöronların büyük bölümü beyinde yer alır. Doğumdan önce büyük bir hızla (dakikada 250.000 kadar) oluşan nöronların üremesi doğumdan sonra tamamen durur. Hasar gören nöronlar bir ölçüde kendilerini tamir edebilirler, fakat ölen nöronların yerine yenisi gelmez.
Nöron, bir hücre gövdesiyle bu gövdeden uzanan bir akson ve bir sürü sinir lifinden ibarettir. Epeyce kısa olan sinir lifleri duyu alıcılarından ve diğer nöronların aksonlarından gelen elektrik sinyallerini hücre gövdesine iletirler. Uzun bir lif olan akson ise hücre gövdesinden gelen sinyali kaslara, salgı bezlerine ve diğer nöronların sinir liflerine iletmekle görevlidir.
Bilhassa beyindekiler olmak üzere, bazı nöronlar çok küçüktür. Bazılarıysa aksonlarının uzunluğu sayesinde vücudumuzdaki en uzun hücreler arasında yer alırlar. Omuriliğimizin alt bölümünden ayak parmaklarımıza kadar uzanan nöronların boyu 1.3 metreyi bulabilmektedir.
Sinir liflerinden bazıları miyelin adı verilen yağlı bir malzemeyle örülmüş bir kılıfla kaplıdır. Miyelin, nöronların etrafındaki özel hücrelerden oluşur. Elektrik sinyalleri nöron kılıflanndaki boşluklardan “atlayarak” geçer. Miyelinle kaplı lifler elektrik dürtülerini kılıfsız liflere nazaran çok daha hızlı taşıyabilmektedir. Miyelinle kaplı en kalın lifler dürtüleri saniyede 150 metre gibi bir hızla iletebilirler. Kılıfsız liflerin hızı ise saniyede ancak bir metre kadardır.
Nöronlar birbirleriyle doğrudan temas içinde değildir. Kimyasal bir işlem nöronlar arasında mesaj alışverişini mümkün kılar. Bir nörona ait aksonun bir diğer nöronun sinir lifine uzandığı noktaya sinaps adı verilir. Aksonla sinir lifi arasında sinaptik yarık diye adlandırılan minik bir boşluk vardır.
Nöronun hücre gövdesinden gelen elektrik sinyali aksonun ucuna kadar gider. Burada, belirli kimyasal maddelerin küçük damlacıklar halinde sinaptik yarığa akmasını sağlar. Sinir iletkeni adı verilen bu kimyasal maddeler yarığın öbür yakasına ulaşıp komşu nöronun sinir liflerine tutunurlar. Bunun üzerine uyarılan sinir lifi kendi hücre gövdesine elektrikli bir sinyal gönderir. Bütün bu işlem bir saniyenin lO.OOO’de biri (100 mikrosaniye) bile sürmez.
Nöronların hücre gövdeleri
omuriliğimizin veya beynimizin içinde muhafaza altındadır. Çok sayıda kısa lif hücre gövdesi namına mesaj toplar. Akson adı yerilen uzun bir lif ise sinaps diye adlandırılan kavşakta mesajı diğer hücrelere iletir. Kimyasal iletkenlerin yardımıyla, mesaj bir hücrenin aksonuyla diğer hücrenin sinir lifi arasında yer alan boşluğu (yani sinaptik yarığı) aşar. Mesajın sinapstan geçmesi 1/10.000 saniye (100 mikrosaniye) bile sürmemektedir.
Omuriliğimizin Kesiti
Duyusal sinirlerimiz genellikle bilgileri doğrudan doğruya beyine gönderir ve onun kararını beklerler. Fakat acil bir durum doğmuşsa, mesela tuttuğumuz kibrit parmaklarımızı yakıyorsa, daha acı hissi beyne ulaşmadan omuriliğimiz hemen parmaklarımıza kibriti atmasını emreder. Burada omuriliği yukarıdan, bir boyun omurunun koruyucu kemik yapısıyla çevrelenmiş durumda görüyoruz.
Omuriliğimiz
Omuriliğimiz beyinden başlayıp omurganın üçte ikisi boyunca devam eder. Omurilikten çıkan sinirler dallara ayrılarak vücudumuzun her tarafına uzanırlar. Omuriliğin alt ucunda yer alan sinir lifleri omurlar arasındaki kanalın sonuna kadar gider.
Omurilik ve beyin, menenj adı verilen üç kat koruyucu zarla kaplanmıştır. Kan plazmasından üreyen ve beyin-omurilik sıvısı diye adlandırılan bir sıvı en içteki iki menenj katmanının arasındaki boşluğu doldurur. Beyin-omurilik sıvısının başlıca vazifesi darbelere karşı yastık işlevi görerek merkezi sinir sistemini korumaktır. duğundan gri madde diye adlandırılır.
Gri maddenin etrafında yağsı (miyelinli) kılıflarla örtülmüş sinir lifleri bulunur. Bu lifler de beyaz ve parlak göründükleri için beyaz madde diye adlandırılmaktadır.
Bu lifler düzenli aralıklarla demetler halinde omurilikten dışarıya dallanarak omur sinirlerini meydana getirirler. Vücudun çeşitli bölgelerine uzanan omur sinirleri toplam 31 çifttir. Bu çiftlerin her birinde binlerce duyu siniri ve motor sinir lifi bulunur.
Refleks Hareketler
Omuriliğin başlıca iki fonksiyonu vardır. Birinci olarak, beyinle diğer organlar arasında gidip gelen dürtüleri taşır. İkinci olarak da refleks merkezi vazifesi görür. Refleksler, çeşitli uyarımlara karşı beynin müdahalesi dışında gerçekleşebilen otomatik hareketlerdir.
Doktor dizimizin belli bir noktasına vurduğunda, bacağınız otomatik olarak havaya kalkar. Basit bir refleks olan bu hareket, biri duyu, öbürü motor olmak üzere sadece iki nöronun işidir. Parmağınız yanarsa elinizi otomatik olarak ateşten çekersiniz. Daha acı duygusu omurilikten beyninize ulaşamadan gerçekleşen bu hareket de yine basit bir reflekstir.
Herhangi bir bakteri veya virüs menej bölgesine girmeyi başardığı takdirde, beyin-omurilik sıvısı enfeksiyonun çok kısa sürede yayılmasına yol açar. Menenjit, yani menenj iltihabı ölüme kadar gidebilen bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır.
Omuriliğin merkezi H biçiminde dizilmiş hücre gövdelerinden oluşur. H’nin arka kollarında duyu sinirlerinin gövdeleri, ön kollarında ise motor sinirlerinin gövdeleri yer alır. H biçimindeki bu kütle grimsi renkte olabilir
DAVRANIŞ SORUNLARI
Güvensizlik ve mutsuzluk bazı çocukların bu şekilde davranmalarına yol açabilir. Kötü davranışlar çocuğun kendine ya da başkalarına karşı kızgınlıklarını göstermenin bir yoludur ve genellikle çocuğunuzun daha çok ilgi ve sevgiye ihtiyacı olduğunun bir işaretidir.
Ne yapmalısınız?
Bu sıkıntılı günler süresince sabırlı olmanız gerekir ama aşırı hoşgörü göstermek de doğru olmaz. Davranışları konusundaki her zamanki kurallarınızı sürdürün.Fakat güvensizliğin nedenini anlamak için her fırsatta çocuğunuzla konuşun ve ona ihtiyaç duyduğu güvenceyi verip her gün çocuğunuzla başbaşa kalacak ve yalnızca onunla ilgileneceğiniz bir zaman ayırın. Evde meydana gelen büyük değişiklikleri öğretmene bildirmek, çocuğunuzun derslerde gösterebileceği başarısızlığın bir süre hoşgörüyle karşılanmasını sağlayacak ve kendisine Kırıcı ve sert davranılmasını önleyecektir. Eğer çocuğunuzun huysuz davranışlarıyla başa çucamıyorsanız, ya da bu davranışların çok uzun sürdüğüne inanıyorsanız doktora danışın.
Davranışları son zamanlarda aşağıdakilerden biri gibi mî oldu?
• Şiddetli
• Yıkıcı, kırıcı
• İçine kapanık
• Genellikle söz dinlemeyen.
Belli bir neden olmaksızın başlayan huysuz davranışların altında birçok neden gizlenmiş olabilir. Sizin bilmediğiniz okul sorunları; örneğin arkadaşlarının kendisine aşırı şekilde sataşmaları onu rahatsız ediyor olabilir. Çocuğunuz gelecekte olacak bir olay için endişeleniyor, ya da evdeki bir gerginliği sezinliyor olabilir. Çocuğunuzun okulu yetersiz bulması ya da evde yapıcı davranışların eksikliği de bu tür tepkilere yol açabilir.
Çocuğunuzun bu durumunu açıklayan nedeni en iyi siz bilebilirsiniz.
Ne yapmalısınız?
Çocuğunuzun enerjisini spor, ailece yapılan geziler ya da resim, model yapma, elişi gibi yaratıcılık gerektiren çalışmalara doğru yönlendirmeye çalışın. Derslerini düzenlemesi ya da ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenmesi için çocuğunuzun öğretmeniyle konuşun.
Çocuğunuzun aşağıdakilerden birini yaptığından endişeleniyor musunuz?
• İçki içmek
•Hap kullanmak
• Uyuşturucu kullanmak
Aşırı hareketlilik (Hiperaktivite)
Hiperaktivite çocuklarda, durmak dinlenmek bilmeden bedensel ve / veya zihinsel hareketlilik durumunu göstermek için kullanılan bir terimdir. Aşırı hareketli çocuklar bu konuya ancak kısa süre ilgi duyarlar; huysuzluk nöbetleri vardır; enerjileri tükenmez ve az uykuyla yetinebilirler. Bu davranışlar sizi çok yorabilir. Aşırı sabır ve anlayış gerektirir. Özellikle Amerikalı bazı doktorlar aşın faaliyetin diopnostik testle bile belirlenemeyecek kadar küçük bir beyin hasarı yüzünden olduğunu ileri sürerler. İngiliz doktorların çoğu ise ; aşırı faaliyetin, normal davranış1 tarzının bir ucu olduğunu savunurlar. Bu tür davranışlara anne babanın göstereceği tepkinin yaratacağı sorunlar ailenin huzur ve düzertıni de bozabilir
Tedavi, doktorun olaya yaklaşımına göre değişir.
Kurallar ve disiplin
Yapabilecekleri hareketlerin sınırını belirleyen ve kabul edilen davranışların derecesini açıklıkla anlatan kuralların olması, çocuklar için son derece yararlı olacakür. Her ailenin kendine has davranış kuralları ve üslubu vardır. Bir ailede anlayışla karşılanan bir hareket tarzına bir başkasında müsamaha edilmeyebilir. Annebaba olarak belirti kurallar ve yasakları niçin koyduğunuzu öncelikle kendiniz açıkça bilmelisiniz. Örneğin, bir kuralı çocuğunuzun güvencede olması için mi; yoksa, başkalarının hak ve duygularını göz önünde bulundurduğunuz için mi koyuyorsunuz? Belli kati standartlara “bağlı olmak ile, bunları arada bir uygulama arasında sağlam bir denge kurmanız gerekir. Çocuğunuza, koyduğunuz kurallar içinde Kalmak kaydı ile serbestçe karar alabilme şansı vermelisiniz ki girişimci ve kendinden emin bir kişi olarak yetişsin. Yoksa onu isyankar olmaya itersiniz. Ceza
Esas olan, isteklerinizi çocuğunuza kabul ettirmek için ceza yoluna başvurmak zorunda kalmamanızdır. Amacınız, sorunları çocuğunuzun da katkısı ile ve tartışmalara yol açmayacak yumuşak yöntemlerle halletmek olmalıdır. Bu yöntemlerin arasında, methetme ve ödüllendirme ile, olumlu davranışları teşvik etmek ve koymak istediğiniz kuralların nedenlerini açıklamak da bulunmalıdır. Yine de, her annebabanın ara sua ceza yoluna başvurması gerekecektir. Çocukların çoğu belli esaslara dikkat edilerek verilen cezayı saygı ile kabullenirler.
Bu konuda aşağıdaki öneriler size yardımcı olabilir;
• Cezanın, işlenen suça uygun olmasına dikkat edin. Mümkünse cezayı hatalı hareketin sonuçlarını düzeltme şeklinde verin.
• Cezalar yapılan hatadan hemen soma verilmeli ve ertelenmemelidir.
• Uygulamayı istemediğiniz cezalarla çocuğunuzun gözünü korkutmayın. Çocuklar boş tehditleri hemen farkederler.
• Çocuğunuza verdiğiniz cezayı, ona olan sevginizin azaldığı anlamında kabul görmesini sağlayın. Çocukların çoğu için kızgınlığınız yeterli bir cezadır. Bir vesile ile ona sarılmak ve güven verici bir havada onunla konuşmak konunun tatlıya bağlanmasını sağlayacaktır.
• Fiziksel bir ceza (dayak) çocuğunuzun size yardımcı olmasını sağlamak için yetersiz bir yöntem olmasının yanı sıra, darılmaya yol açan ve tepki yaratan bir yöntemdir. Çok ender olmak şartı ile, atılacak bir tokat uzun süreli bir zarara yol açmayabilir.
Eğer sinirinizi kontrol altına alamayacağınızdan ve çocuğunuza zarar vereceğinizden korkuyorsanız, durumu güvendiğiniz bir yakınınız, dostunuz, ya da doktorunuz ile konuşun.
Okul sorunları iki ana gruba ayrılır. Bunlardan biri; belirli bir derste ya da genel olarak tüm derslerde karşılaşılan öğrenme güçlüğü; diğeri ise okul ve sınıftaki davranış bozukluklarıdır. Her iki durumda da, çocukta okula gitmekte bir isteksizlik görülür. E
Bu tür sorunlar, duygusal sorunların, fiziksel bozuklukların, sosyal etkenlerin ya da genel bir gelişme sorununun sonucu olabilir. Annebaba ve okul idaresinin konuşması ve var ise aile doktorunun olaya yardımcı olması okul sorunlarının çoğunda faydalı olacaktır.
Çocuğunuzun öğrenmesi yaşıtlarına oranla her zaman daha mı yavaştı? EVET Zihni gelişme yavaşlığı, çocuğunuzun bazı zekasal yetenekleri normalden daha geç kazanması anlamına gelir. Ancak, birkaç yıl içinde, çabuk öğrenen arkadaşlarıyla aynı düzeye gelmesi mümkündür. Ayrıca duygusal sorunları ya da zeka düzeyleri normalin alanda olan çocukların normalden daha yavaş öğrenmesi de olağandır.
Ne yapmalısınız? Çocuğunuzun gelişmesini öğretmeniyle tartışın. Çocuğunuzun öğrenme hızında bir gerilik olmadığını söyleyerek sizi rahatlatabilir. Bazı durumlarda zeka testi yaptırmak ve genel yetenek testlerinden geçirmek faydalı olacaktır. Yavaş öğrenen birçok çocuk, özel eğitilmiş öğretmenler tarafından verilen dersler sonucu arkadaşlarına yetişebilirler. Ancak bazı ağır durumlarda da çocuğunuzu özel bir okula göndermeniz gerekebilir.
“Dyslexia”
Dyslexia kelimelerde ya da konuşmada ve yazmada zorluk çekmek anlamına gelir.Diğer yönlerden normal olan bir çocuğun okuma ve yazmada, belirgin bir neden olmadan, zorluk çekmesini tanımlar. Bu tür çocuklar özellikle imlada ve sesli okumada zayıftırlar. B azılan “Dyslexia”yı beyindeki sinir yollarında ve anormalliğe, bazıları da doğum esnasında ya da bebeklikte geçirilen bir hastalıkla beynin hafif zedelenmesine bağlar.
“Dyslexia”nın teşhis ve tedavisi Eğer çocuğunuz okumayazma öğrenirken zeka seviyesinden beklenenden çok daha fazla zorlanıyorsa “Dyslexia” ihtimalini gözönünae bulundurmanız gerekir. Öğretmenleri sizi çocuğunuzun ilerlemesinin normal olup olmadığı konusunda aydınlatabilirler. Çocuğunuzun, sağlık ve gelişme durumu incelendikten sonra sorunun “Dyslexia” olduğuna karar verilirse, bu durumu gidermek için özel ders aldırarak çocuğa yardımcı olunmalıdır.
Okuldaki başarının görülen bir neden olmadan ani olarak azalması, görme ya da duymada bozukluk gibi Fiziksel bir nedene bağlı olabilir. Bu durumu sosyal yaşantının getirdiği uyumsuzluklara, ya da bilinmeyen bir ruhsal nedene de bağlamak mümkündür. Doktora danışın ve durumu çocuğunuzun öğretmenleriyle de tartışın.
Tedavi
Doktor görme ve duymaya özel ilgili göstererek çocuğunuzu fiziksel açıdan ayrıntılı bir şekilde muayene edecek, fiziksel bir bozukluk bulunamazsa, sorun yaratan nedenleri bulabilmek için çocuğunuzun öğretmenleriyle tartışmanızı ögütleyecektir. HAYIR
Duygusal güvensizliğin, hemen hemen her zaman çocuğun derslerine etkisi vardır.
Ne yapmalısınız? Sorunun nedenini çözebilirseniz durumu düzeltebilirsiniz. Çocuğunuzun ders durumunu etkileyebilecek ev sorunlarını öğretmenlere haber vermek, çocuğunuza anlayış göstermelerini ve gerektiğinde ona yardımcı olmalarım sağlayacaktır. Çocuğunuzun bu durumunun nedenini bulmanıza rağmen dersleri düzelmezse ya da sorunu çözemezseniz bir uzmana ihtiyaç olup olmadığını söylemesi için bir doktora başvu
Belirli aralıklarla meydana gelen baş ağrıları çocuklarda duygusal nedenlere bağlanır.
Ne yapmalısınız?
Fiziksel bir neden olmamasına rağmen baş ağrısı vardır. Çocuğunuzun baş ağrılarını gidermek için yapabileceğiniz şeyler için aşağıdaki paragrafa bakın. Yaptıklannızdan bir netice elde edemiyorsanız, başka şikayetleri ortaya çıkarsa, veya genel bir rahatsızlık hali varsa doktora başvurun. Başağrıları daha sıklaşırsa da doktorun tavsiyesini alın.
Başağrıları okuduktan, ya da göz mesafesine yakın bir iş yaptıktan sonra mı oluyor? EVET
Doktor çocuğunuzu muayene edecek ve göz testleri uygulayacaktır. Çocuğunuzun başağrılarını gidermek için;
• Önerilen dozda Parasetamol verin.
• Karnı açsa ona hafif bir şey yedirin mesela bir bardak süt ve bisküvi.
• Birkaç saat loş sessiz bir odada yatırarak istirahat etmesini sağlayın.
Çocuğunuzu muayene eden doktor bir görüş bozukluğundan şüphelendiğinde sizi bir göz doktoruna gönderir. Çocuğunuzun gözlük takması gerekebilir.
Tekrarlayan şiddetli başağrılarına migren adı verilir. Ağrıdan başka bulantı, kusma veya görmede zorluk gibi belirtileri vardır. Büyüklerde daha çok rastlanır. Bu tür başağrısı yakın akrabalarda varsa çocukta da görülebilir. Doktora danışın.
Tedavi
Doktor ağrının ne şartlar altında başladığını soracaktır. Peynir ve çikolata gibi gıda maddeleri migrenin başlamasında başlıca etkendir. Doktor ağrı durdurucu ilaçlar da verebilir.
1 »Bir endişeden kaynaklanan gerilim başağrıları vardır, örneğin; okul ödevleri, ya da aile içi sorunlar bu tür baş ağrılarına sebep olabilir.Bu yüzden fazla endişelenmemek gerekir.
Ne yapmalısınız?
Yukarıdaki tavsiyelere uyun. Bu yöntemlerden bir netice alamazsınız veya genel bir rahatsızlık hali varsa doktora başvurun.
Zaman zaman olan nedeni belirsiz başağrıları için endişe etmeyin. Gerilim veya açlıktan ileri gelmiş olabilir. Çocuğunuzun başağrıları devam ediyorsa veya diğer bir rahatsızlığı varsa doktora başvurun.
Her ağladığında mama veriyor musunuz? Bebeğinizin yavaş kilo almasının altındabir hastalık yatıyor olabilir. Doktora başvurun.
Yetersiz süt verilmesi
Bebeğinizin yeterli beslenmediği anlamına gelebilir. Fakat bebeğiniz 3 aylıktan büyükse belki de katı gıdalara geçmeye hazırdır. Doktora danışın, verdiğiniz süt miktarını artırabilir veya sütten kesmenizi önerebilir.
Yavaş kilo almanın sebebi olabilir. Ne yapmalısınız?
Bebeğiniz açlığını size ağlayarak anlatır. Katı bir beslenme yönetiminde ısrar etmek, bebeğinizin gerekli miktarda süt almasını önleyip, sizin de sütünüzde azalmaya yol açabilir. Bu yüzden bazen reddetse dahi bebeğinize her ağladığında mama verin.Bebeğiniz 3 haftada kilo almaya başlamazsa doktora başvurun.
Yavaş kilo almanın nedeni yeterli besin almamak olabilir.
Ne yapmalısınız?
Ağlamak bebeğin size açlığını bildirmesinin voludur. Sıkı bir beslenme disiplininin uygulanması onun yeterli süt alamamasına neden olabilir. Bu nedenle bazı seferler almak istemese bile ağladığında ona mama verin, iki hafta içinde kilo almaya başlamazsa doktora başvurun.
Mamaların fazla sulandırılması bebeğin yeterli gıda almaması sonucunu doğurur.
Ne yapmalısınız?
Mamayı üzerindeki tarife tam uyarak hazırlayın. Bebeğinizin susamış olduğunu düşünüyorsanız, kaynamış su verin. İki hafta içinde kilo almaya başlamamışsa doktora başvurun.
Ne yapmalısınız?
Gerekli olduğunu düşündüğünüzde fazla süt verin, bebeğinize doyuncaya kadar mama verebilirsiniz. Üç aylıktan büyükse katı gıdalara geçmeye hazır olabilir, iki hatta içinde normal kilo almaya başlamazsa ya da sütten kesmeyi düşünüyorsanız doktora başvurun.
Hamilelik sırasında “Kızamıkçık” geçirmek ya da bu hastalığın mikrobunu almak, çocuğun sağır doğmasına neden olabilir.
Tedavi
Doktorunuz hamilelik döneminde ki bu durumdan haberdar ise, çocuğun işitme duyusunu büyük bir ihtimalle izleyecektir. Dolayısiyle ciddi bir sorun halinde sizi uyarmış olması gerekir. Ama kendi kuşkularınızdan söz ederseniz doktor hastenede daha donanımlı bir kulak muayenesi yaptırabilir. Çocuk sağır ise, özel bir eğilim görmesi gereklidir.
Doğuştan işitme bozuklukları, “Kızamık” mikrobu yada aileden gelen bir sağırlık ‘ söz konusu değilse, çok ender rastlanan bir durumdur. Ancak, doktora geçmiş hastalıklardan kaynaklanan bu endişelerinizi anlatmanız ve araştırmanız yararlı olur.
Tedavi
Doktor, çocuğun genel sağlığı ve hamilelik döneminde herhangi bir ilaç alıp almadığınız konusu üzerinde duracaktır. Daha güvenilir bir teşhis için çocuğun donanımlı bir hastanede muayene olması yararlıdır.
Tıkanma
Orta kulakta sıvı birikiminden kaymaklanan bu hastalık çocuklarda orta kulak iltihabına yol açabilir.
Doktora başvurun.
Tedavi
Doktor sıvının dağılması ve şişkinliğin giderilmesi için kan toplanmasını önleyen, ya da . alerjiye karşı ilaçlar verecektir. Bu tedavi sonuç vermezse, doktor kulağı cerrahi girişimle boşaltacaktır. Bunun ardında kulak hemen normale döner.
AŞIRI KİLO ALMA
Ne yapmalısınız?
Çocuğunuz büyük bir ihtimalle şişmanlık probleminin birinci içindedir ve bu yüzden o da sıkıntıdadır. Bir diyetin yararlı olabilmesi işin sizin tarafınızdan verilecek desteğe de gerek vardır. Aşağıda verilen diyet örneklerinden fikir alarak, onun için en yararlı olacağım düşündüklerinizi çocuğunuza zayıflatma rejimi olarak uygulayabilirsiniz. Onun da sizle işbirliği yapması gereklidir. Yoksa bir diyeti zorla uygulamaya çalışırsanız sizden gizli olarak yemeye başlar. Hiçbir şey yemeden zayıflama yöntemine de izin vermeyin.Bu fiziksel ve duygusal yönden zararlıdır. Birkaç ay içinde tesiri görülen yavaş yavaş uygulanan bir rejim daha yararlı olacaktır.
Öncelikle yapacağınız şey, verdiğiniz besinlerden enerji (kalori) içeren, buna karşılık besleyici gücü az olan gıdaları çıkartmak olmalıdır. Bu kategorideki gıdaların başında şeker, tatlılar, bisküviler ve şekerli içecekler gelir. Yemek zamanlarında tatlı yerine çocuğunuzu meyve yemeye teşvik edin ve Kola yerine su veya şekersiz içecekler içmeye alıştırın. Sadece bu değişiklik bile onun kilo vermesini sağlayabilir.
Ailece yapacağmız sağlıklı bir diyet çocuğunuzun da kilosunu ayarlayacaktır.
Egzersizin önemi
Çocuk ne kadar hareketli olursa fazla yağlarını yakması o kadar kolay olur. Onu yürümeye alıştırın. Pusetinde oturacağına yürümeye teşvik edin. Evde oynanacak sakin oyunlardan çok dışarda oynanan oyunları sevmesine yardımcı olun. Çocukları başarılı olmadıkları bir sporu yapmaya ikna etmek güçtür. Şişman bir çocuk için dans etmek, yüzmek ve bisiklet gibi rekabeti az olan sporlar daha uygundur.
Desteğiniz
Şişman çocukların kilo verebilmeleri için hiçbir zaman kendilerine ayrıcalıklı davranmayın. Kendisini dışlanmış hissetmemesine özen gösterin. Uyguladığınız diyeti ailece tatbik edin. Size de bir zararı olmayacaktır. Egzersiz zamanlarım gene bütün ailenin iştirak edeceği zevkli bir saat haline getirin. Hepsinden daha önemlisi, çocuğunuz diyeti kendisine verilen bir ceza olarak görmesin.
Onu sevdiğinizi belli edin, alacağınız neticeler daha olumlu olacaktır. Özellikle kız çocukların buluğ çağına yaklaştıkça kilo almaları normaldir. Bunun nedeni, hormonol değişikliklerdir.
Aşırı kilo almanın nedeni ise çok fazla yemektir ki: bu da duygusal bir güvensizlikten ileri gelebilir.
Ne yapmalısınız? Kilosu biraz fazla ise, yediklerine biraz daha özen göstermekten başka bir şey yapmanız gerekmez. Eğer aşırı kilo alıyorsa bunun nedenini araştırın. Okulda veya evde sorunları mı var? Kilo vermesini sağlayacak bir rejime sokun ve asıl sebebi de bularak onun kendine güven duygusunu pekiştirmesine yardımcı olun.
Şişmanlığın sağlığa zararları
Şişman çocuklar büyüdüklerinde de kilolarını korudukları için kalp ve kan dolaşım sorunları ortaya çıkar. Bunların zayıflara oranla göğüs hastalıklarına daha çok faydalandıkları doktorlarca ileri sürülmektedir. Fazla şeker yemeleri nedeni ile diş problemleri artar. Şişman çocukların fazla hareketli olmamaları sonucu kalori yakmaları da zorlaşmaktadır.
Sosyal ve psikolojik zararları Sosyal yaşamlarında yalnız kalabilirler. Arkadaşlarının alaylarına hedef olabilirler. Bu onlar için üzücü bir durumdur. Kabul edilme isteğinin yoğunlaştığı buluğ çağı yaklaştıkça kendilerinden emin olmanın getirdiği bir çekingenliğin içine girdikleri gözlenir.
- Menenjitin Bitkisel Tedavisi
- Menepozun Bitkisel Tedavisi
- Meneviş Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Mesane Çıbanlarının Bitkisel Tedavisi
- Mesane Kurdunun Bitkisel Tedavisi
- Mesane Taşlarını Düşürmenin Bitkisel Tedavisi
- Mesane Yanmasının Bitkisel Tedavisi
- Mesanede Oluşan Ödemin Bitkisel Tedavisi
- Mide Ağrısının Tedavisi İçin Şifalı Bitkiler
- Mide Bulantısının Bitkisel Tedavisi
- Mide Düşmesinin Bitkisel Tedavisi
- Mide Fesadının Bitkisel Tedavisi
- Mide İltihabının Bitkisel Tedavisi
- Mide Nezlesinin Bitkisel Tedavisi
- Mide Şişmesinin Bitkisel Tedavisi
- Mide Ülserinin(Mide Çıbanı)Bitkisel Tedavisi
- Mide Yanmasının Bitkisel Tedavisi
- Mide Yelinin Bitkisel Tedavisi
- Midede Hazım Güçlüğünün Bitkisel Tedavisi
- Migrenin Bitkisel Tedavisi
- Moral Bozukluğunun Bitkisel Tedavisi
- Müzmin Öksürüğünün Bitkisel Tedavisi
- Nane Yağının Faydaları
- Nasırın Bitkisel Tedavisi
- Nefes Borusu İltihabının Bitkisel Tedavisi
- Nefes Darlığının Bitkisel Tedavisi
- Nefes Kokusunu Önleyen Şifalı Bitkiler
- Nefes Tıkanmasının Bitkisel Tedavisi
- Nefes Yolu Balgamının Bitkisel Tedavisi
- Nefes Yolu Nezlesinin Bitkisel Tedavisi
- Nefes Zorluğunun Bitkisel Tedavisi
- Nergis Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Nezlenin Tedavisi İçin Şifalı Bitkiler
- Nuru Ayn Macununun Faydaları
- Omuriliği Kuvvetlendirmenin Bitkisel Tedavisi
- Omurilik Ağrılarının Bitkisel Tedavisi
- Omurilik İltihabının Bitkisel Tedavisi
- Omurilik Zedelenmesinin Bitkisel Tedavisi
- Omuz Ağrılarının Bitkisel Tedavisi
- Organizmaları Gençleştirmek İçin Şifalı Bitkiler
- Pamukçuğun Bitkisel Tedavisi
- Papatya Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Papatya Yağının Faydaları
- Parazitin Bitkisel Tedavisi
- Parmak Ağrısının Bitkisel Tedavisi
- Parmak Büzülmesinin Bitkisel Tedavisi
- Parmak Egzamasının Bitkisel Tedavisi
- Parmak Titremesinin Bitkisel Tedavisi
- Prostat Büyümesinin Bitkisel Tedavisi
- Rahim Ağrısının Bitkisel Tedavisi
- Rahim İltihabının Bitkisel Tedavisi
- Rahim Macununun Yapılışı Ve Faydaları
- Rahim Mantarının Bitkisel Tedavisi
- Rahim Yelinin Bitkisel Tedavisi
- Rahimde Mayasılın Bitkisel Tedavisi
- Raşitizmin Bitkisel Tedavisi
- Rezene Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Romatizmal Ve Siyatik Hastalıkların Bitkisel Tedavisi
- Romatizmanın Bitkisel Tedavisi
- Saç Dökülmesinin Bitkisel Tedavisi
- Saç Mantarına Önlemin Bitkisel Tedavisi
- Saçkıranın Bitkisel Tedavisi
- Saçların Ağarmasını Geciktiren Şifalı Bitkiler
- Saçların Gür Çıkmasını Sağlayan Şifalı Bitkiler
- Safra Kesesi Taşının Bitkisel Tedavisi
- Salgı Bezleri Tıkanmasının Bitkisel Tedavisi
- Sara Hastalığının Bitkisel Tedavisi
- Sarılığın Bitkisel Tedavisi
- Şark Çıbanının Bitkisel Tedavisi
- Sarmısak Yağının Faydaları
- Sedef Hastalığının Bitkisel Tedavisi
- Selülütün Bitkisel Tedavisi
- Sersemliğin Bitkisel Tedavisi
- Serve-i Hoş Macununun Yapılışı Ve Faydaları
- Siğilciğin(Behak) Bitkisel Tedavisi
- Siğilin Bitkisel Tedavisi
- Sinir Ağrılarının Tedavisi İçin Şifalı Bitkiler
- Sinir Geriliminin Bitkisel Tedavisi
- Sinir Kopmalarının Bitkisel Tedavisi
- Sinir Sertleşmesinin Bitkisel Tedavisi
- Sinir Zafiyetin Bitkisel Tedavisi
- Sinirsel Ağrılar(Nevralji)İçin Şifalı Bitkiler
- Sinirsel Gerginlik(Nöresteni)İçin Şifalı Bitkiler
- Sirac-ı Kalp Macununun Faydaları
- Sıracanın Bitkisel Tedavisi
- Sirozun Bitkisel Tedavisi
- Sırt Ağrısının Bitkisel Tedavisi
- Şişlerin Eritilmesinin Bitkisel Tedavisi
- Şişmanlığın Tedavisi İçin Şifalı Bitkiler
- Sistit Hastalığının Bitkisel Tedavisi
- Sivilcenin Bitkisel Tedavisi
- Siyatikin Bitkisel Tedavisi
- Soğuk Algınlığının Bitkisel Tedavisi
- Soğukta Oluşan Yaranın Bitkisel Tedavisi
- Solunum Azlığının Bitkisel Tedavisi
- Solunum Borusu İltihabının Bitkisel Tedavisi
- Solunum Güçlüğüne Bitkisel Tedavi
- Spazm Hastalığının Bitkisel Tedavisi
- Su Çiçeğinin Bitkisel Tedavisi
- Su Toplanmasının Bitkisel Tedavisi
- Sülüğün Doğal Tedavisi
- Sümbül Yağının Faydaları
- Sürincan Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Süsen Bitki Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Tansiyon Düşüklüğünün Bitkisel Tedavisi
- Tansiyon Yüksekliğini Tedavi Eden Şifalı Bitkiler
- Ten Güzelliği İçin Şifalı Bitkiler
- Ter Kokusunu Önleyen Şifalı Bitkiler
- Terlemenin Bitkisel Tedavisi
- Ülserin Bitkisel Tedavisi
- Ülserli Deri İltihaplarının Bitkisel Tedavisi
- Unutkanlığın Tedavisi İçin Şifalı Bitkiler
- Ürenin Tedavisi İçin Şifalı Bitkiler
- Urların Bitkisel Tedavisi
- Usandırıcı Kokuları Gideren Bitkiler
- Üşütme İçin Şifalı Bitkiler
- Uyarıcı Şifalı Bitkiler
- Uykusuzluğun Bitkisel Tedavisi
- Uykusuzluğun Tedavisi İçin Şifalı Bitkiler
- Uyuzun Bitkisel Tedavisi
- Vajinitin Bitkisel Tedavisi
- Varis İçin Bitkisel Tedavi
- Vebanın Bitkisel Tedavisi
- Veremden Korunmak İçin Şifalı Bitkiler
- Veremden Korunmak İçin Şifalı Bitkiler
- Veremin Bitkisel Tedavisi
- Vücuttaki Kanın Temizlenmesine Yardımcı Olan Şifalı Bitkiler
- Yanığın Bitkisel Tedavisi
- Yaraları Ve Urları İyileştiren Şifalı Bitkiler
- Yaraların Tedavisi İçin Şifalı Bitkiler
- Yarpuz Bitki Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Yaşlanmayı Geciktiren Bitkiler
- Yaşlanmayı Geciktiren Şifalı Bitkiler
- Yaşlıların Gücünü Artıran Şifalı Bitkiler
- Yel hastalığına bitkisel tedavi
- Yılancığın Bitkisel Tedavisi
- Yorgunluğun Bitkisel Tedavisi
- Yüz Felcinin Bitkisel Tedavisi
- Yüzeysel Çıbanın Bitkisel Tedavisi
- Zambak Yağının Faydaları
- Zatürenin Bitkisel Tedavisi
- Zehirlenmenin Tedavisi İçin Şifalı Bitkiler
- Zeka Açıklığının Bitkisel Tedavisi
- Zekerin Bitkisel Tedavisi (Penis İlaçları)
- Zencefil Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Zinde Kalmanın Bitkisel Tedavisi
- Zonanın Bitkisel Tedavisi
- Kategori: Şifalı Bitkisel Çaylar
- Ada Çayının Faydaları
- Akasya Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Amber Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Ardıç Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Baldıran Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Çavşir Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Çördük Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Defne Çayının Tedavi Ettiği Hastalıklar
- Fesleğen Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Hatmi Çiçeği Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Hüdhüd Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Ilgın Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Isınmak İçin Gereken Şifalı Bitkiler
- Kara Dut Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Karanfil Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Katuna Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Labada Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Meneviş Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Nergis Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Papatya Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Rezene Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Şişlerin Eritilmesinin Bitkisel Tedavisi
- Şişmanlığın Tedavisi İçin Şifalı Bitkiler
- Sürincan Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Süsen Bitki Çayının Yapılışı Ve Faydaları
- Tansiyon Düşüklüğünün Bitkisel Tedavisi
- Ülserin Bitkisel Tedavisi
- Üşütme İçin Şifalı Bitkiler
- Uyarıcı Şifalı Bitkiler
- Vebanın Bitkisel Tedavisi
- Veremin Bitkisel Tedavisi
- Sıtmanın Bitkisel Tedavisi
- Kategori: Sindirim Sistemi
- Kategori: Üroloji
- Dünyayı Tanıma Benlik Ve Başkaları
- Belirli Dönemlerde Kendini Tutma Yöntemleri
- Canlılarda Cinsiyet Nasıl Belirlenir
- Canlılarda Kromozom Aksaklıkları
- Cinsel Birleşme Ve Birleşme Duruşları
- Cinsel Farklılaşma Neden Olur
- Cinsel Gelişimde Davranış Farkları
- Cinsel Hormonların Etkinlik Biçimi
- Cinsel İlişkilerin Fizyolojisi
- Cinsel Soğukluğun Tedavisinde İyileşme Dönemi
- Cinsellikte Erken Boşalmanın Sebepleri
- Çocuğun Cinsiyeti Nasıl Belirlenir.?
- Erkeklerde Ereksiyon Sorunu Ve Tedavisi
- Erkeklerde Kısırlık Sebepleri Ve Tedavisi
- Erken Meni Gelmesi
- Gebeliğin Önlenmesi Ve Aile Planlanması
- Gerçek Zevkler
- Hayvanlarla Kurulan Cinsel İlişkiler
- Homoseksüel İlişkiler
- İdrar Yanmasının Bitkisel Tedavisi
- İnsan Vücudunun Yeniden Keşfedilmesi
- İnsanlarda Cinsiyetin Belirlenmesi
- Makat Evresi Ve Makat Sağlığı
- Rahim Mantarının Bitkisel Tedavisi
- Spermatozoit Öldürücü Maddeler Nelerdir
- Üreme Ve Kalıtım
- Yapay(Sunni)Döllenme Yöntemleri
- çıban otu çocuğun beslenmesi çocuk hastalıkları çocuk psikolojisi çocuk sağlığı ısırgan otu aşırı terleme akciğer hastalıkları Alerji astım ayı sarımsağı Böbrek hastalıkları böbrek yetmezliği baş ağrısının sebepleri baş ağrısı nasıl geçer civanperçemi damar sertliği deri döküntüsü deri kanseri Duyu Organlarının Hastalıkları ebegümeci hardal tohumu kızıl hastalığının belirtileri kızıl hastalığının sebepleri kabakulak kalp çarpması kalp cerrahisi Kalp Hastalıkları kalp sıkışması kalp yetmezliğinin tedavisi karaciğer hastalıklarının belirtileri karaciğer hastalıklarının sebepleri kuduzun belirtileri kulak ağrısının sebepleri kulak ağrısı nasıl geçer kulak akıntısı migren mine çiçeği nezle prostat büyümesi sağırlık sinüzit solunum darlığı Solunum yolu hastalıkları Tansiyon Hastalıkları Tansiyon Yükselmesi vajina kaşıntısı vajinal hastalıklar Yüksek Tansiyon zatüre