Elektrikli Mesaj Servisi Kafatası sinirleri (12 çift) hem otonom tepkilerin bir kısmım hem de başımızı ve buradaki duyu organlarını kontrol eder.
Otonom Sinir Sistemi
Otonom sinir sistemi vücudumuzun iç ortamını kontrol eder. İç organlarımızdan gelen bilgileri alır ve bu organların faaliyetlerini düzenler.
Somatik Sinir SistemiSomatik sinir sistemi vücudumuzun dış çevreyle ilişkisini kontrol eder. Dışarıdan gelen bilgileri alır ve iradi hareketlerimizi yönetir.
Sinir Sistemi
Sinir sistemi yalnız vücudumuzun bütün duyum ve hareketlerini değil, aynı zamanda düşüncelerimizi, hislerimizi ve hafızamızı da kontrol eder.

Karmaşık bir sinir ağı, beynimizin elektrikli sinyaller aracılığıyla vücudumuzun diğer kısımlarıyla sürekli olarak haberleşmesini sağlar. Sinir sistemimiz her an vücudun içinden ve dışından bilgi toplamakla meşguldür. Bir yandan da bu bilgileri türlerine göre ayırıp, kimini ileride kullanmak üzere depolamakta, kimini de hemen işleme koyup, kaslarımıza ve iç organlarımıza bu doğrultuda mesajlar göndermektedir.

Mesala siz bu sayfayı okurken, beyniniz (hem de saniyenin binde biri kadar bir zamanda ve büyük bir beceriyle) bir sürü değişik işlem gerçekleştiriyor: Bir yandan, beyninizin yönetimi altında, bu işle görevli kaslar gözlerinizin soldan sağa, sağdan sola hareket etmesini sağlıyor. Böylelikle gözlerinizden beyninize sürekli bir bilgi akışı gerçekleşiyor. Beyniniz her bir harfi değerlendirip, kelimeler ve cümleler halinde tasnif ediyor. Bu bilgilerden bir kısmını hafızada depolamaya başlıyor. Ayrıca, yeni bilgileri daha kolay anlayabilmek için, hafızada depolanmış eski bilgilerden bir kısmım da yeniden devreye sokuyor.

Aynı anda, sinir sisteminiz bir sürü iskelet kasının sizi oturur pozisyonda tutmasını sağlıyor. Daha başka birtakım kaslar da yaklaşık olarak dakikada 25 kere gözlerinizi kırpmanıza yardımcı oluyor.

öte yandan, sinir sisteminiz, iç organlarınızdan gelen mesajları da değerlendiriyor ve bu mesajlar doğrultusunda kalp ritmini, kan basıncını, nefes alma sıklığını, vücut sıcaklığını, besinlerin sindirilmesini ve daha pek çok faaliyeti yönlendiriyor. Sinir sisteminiz sayesinde, yorgun olduğunuzu anlıyor veya yemeğin pişmekte olduğunu hissediyorsunuz. Beyniniz, nerede olduğunuzu, saatin kaç olduğunu biliyor, aç olup olmadığınıza karar veriyor. Ve bütün bunlar sinir sisteminizin şu anda yapmakta olduğu işlerin ancak küçük bir bölümünü oluşturuyor.

Sinir Sistemimizin Parçaları

Merkezi sinir sistemimiz beynimizden ve omuriliğimizden meydana gelmektedir. Beynimiz asıl beyin, beyincik ve beyin sapını kapsar . Omurilik, beyinle vücudun alt bölümleri arasında gidip gelen mesajları taşır.

Dış sinir sistemimiz beyinden çıkan kafatası sinirleri ile omurilikten çıkan omurilik sinirlerinden oluşur. Dış sinirlerin çoğunda iki ayrı tür lif bulunmaktadır. Duyu lifleri derimizden, kaslarımızdan ve mesela göz gibi özel duyu organlarından gelen mesajları merkezi sinir sistemine ulaştırır. Motor liflerse merkezi sinir sisteminin emirlerini iskelet kaslarına taşır. Bu sistem, vücudumuzun dış düzeyle ilişkisini kontrol eden somatik sinir sistemidir.

Dış sinirlerimizin bir bölümünde iç organlarımızla veya dolaşım, sindirim, solunum ve üreme sistemlerinin salgı bezleriyle bağlantı sağlayan lifler de bulunur. Bu sinir lifleri otonom sinir sistemine dahildir. “Otonom” teri” mi iradi olmayan, yani bilincimiz dışında gerçekleştirilen faaliyetleri anlatır.

Otonom sinir sistemimizin kontrol merkezi beyin sapı ile beynin derinlerinde (hipotalamusda) bulunur. Bu sisteme dahil sinirler sempatik ve parasempatik sinirler şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Her iki tür sinir de salgı sistemimizin hormonlarıyla işbirliği içinde çalışır.

Beynimizi Kullanmak

Beynimizde milyarlarca nöron (sinir hücresi) vardır. Tabii bu kadar çok nöron arasında da neredeyse sınırsız sayıda bağlantı kurmak mümkündür. Yeni bir beceri edindiğiniz zaman, nöronlarınızı yeni bir bağlantıya sevk etmiş olursunuz. Yeni fikirler de yeni bağlantılardan doğar.

Vücudumuz yeni nöronlar üretemez, fakat sahip olduğumuz nöronlar arasında yeni bağlantılar kurmak elimizdedir. Beynimizi ne kadar çok kullanırsak, kapasitesi de o kadar artacaktır.

Sinirlerimiz

Sinir sistemimizin temel hücreleri nöronlardır. Nöronların elektrik sinyallerini taşımak ve iletmek gibi özel bir kabiliyeti bulunur.

İnsan vücudunda 10 milyar ile 100 milyar arasında nöron bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu nöronların büyük bölümü beyinde yer alır. Doğumdan önce büyük bir hızla (dakikada 250.000 kadar) oluşan nöronların üremesi doğumdan sonra tamamen durur. Hasar gören nöronlar bir ölçüde kendilerini tamir edebilirler, fakat ölen nöronların yerine yenisi gelmez.

Nöron, bir hücre gövdesiyle bu gövdeden uzanan bir akson ve bir sürü sinir lifinden ibarettir. Epeyce kısa olan sinir lifleri duyu alıcılarından ve diğer nöronların aksonlarından gelen elektrik sinyallerini hücre gövdesine iletirler. Uzun bir lif olan akson ise hücre gövdesinden gelen sinyali kaslara, salgı bezlerine ve diğer nöronların sinir liflerine iletmekle görevlidir.

Bilhassa beyindekiler olmak üzere, bazı nöronlar çok küçüktür. Bazılarıysa aksonlarının uzunluğu sayesinde vücudumuzdaki en uzun hücreler arasında yer alırlar. Omuriliğimizin alt bölümünden ayak parmaklarımıza kadar uzanan nöronların boyu 1.3 metreyi bulabilmektedir.

Sinir liflerinden bazıları miyelin adı verilen yağlı bir malzemeyle örülmüş bir kılıfla kaplıdır. Miyelin, nöronların etrafındaki özel hücrelerden oluşur. Elektrik sinyalleri nöron kılıflanndaki boşluklardan “atlayarak” geçer. Miyelinle kaplı lifler elektrik dürtülerini kılıfsız liflere nazaran çok daha hızlı taşıyabilmektedir. Miyelinle kaplı en kalın lifler dürtüleri saniyede 150 metre gibi bir hızla iletebilirler. Kılıfsız liflerin hızı ise saniyede ancak bir metre kadardır.

Nöronlar birbirleriyle doğrudan temas içinde değildir. Kimyasal bir işlem nöronlar arasında mesaj alışverişini mümkün kılar. Bir nörona ait aksonun bir diğer nöronun sinir lifine uzandığı noktaya sinaps adı verilir. Aksonla sinir lifi arasında sinaptik yarık diye adlandırılan minik bir boşluk vardır.

Nöronun hücre gövdesinden gelen elektrik sinyali aksonun ucuna kadar gider. Burada, belirli kimyasal maddelerin küçük damlacıklar halinde sinaptik yarığa akmasını sağlar. Sinir iletkeni adı verilen bu kimyasal maddeler yarığın öbür yakasına ulaşıp komşu nöronun sinir liflerine tutunurlar. Bunun üzerine uyarılan sinir lifi kendi hücre gövdesine elektrikli bir sinyal gönderir. Bütün bu işlem bir saniyenin lO.OOO’de biri (100 mikrosaniye) bile sürmez.

Nöronların hücre gövdeleri

omuriliğimizin veya beynimizin içinde muhafaza altındadır. Çok sayıda kısa lif hücre gövdesi namına mesaj toplar. Akson adı yerilen uzun bir lif ise sinaps diye adlandırılan kavşakta mesajı diğer hücrelere iletir. Kimyasal iletkenlerin yardımıyla, mesaj bir hücrenin aksonuyla diğer hücrenin sinir lifi arasında yer alan boşluğu (yani sinaptik yarığı) aşar. Mesajın sinapstan geçmesi 1/10.000 saniye (100 mikrosaniye) bile sürmemektedir.

Omuriliğimizin Kesiti

Duyusal sinirlerimiz genellikle bilgileri doğrudan doğruya beyine gönderir ve onun kararını beklerler. Fakat acil bir durum doğmuşsa, mesela tuttuğumuz kibrit parmaklarımızı yakıyorsa, daha acı hissi beyne ulaşmadan omuriliğimiz hemen parmaklarımıza kibriti atmasını emreder. Burada omuriliği yukarıdan, bir boyun omurunun koruyucu kemik yapısıyla çevrelenmiş durumda görüyoruz.

Omuriliğimiz

Omuriliğimiz beyinden başlayıp omurganın üçte ikisi boyunca devam eder. Omurilikten çıkan sinirler dallara ayrılarak vücudumuzun her tarafına uzanırlar. Omuriliğin alt ucunda yer alan sinir lifleri omurlar arasındaki kanalın sonuna kadar gider.

Omurilik ve beyin, menenj adı verilen üç kat koruyucu zarla kaplanmıştır. Kan plazmasından üreyen ve beyin-omurilik sıvısı diye adlandırılan bir sıvı en içteki iki menenj katmanının arasındaki boşluğu doldurur. Beyin-omurilik sıvısının başlıca vazifesi darbelere karşı yastık işlevi görerek merkezi sinir sistemini korumaktır. duğundan gri madde diye adlandırılır.

Gri maddenin etrafında yağsı (miyelinli) kılıflarla örtülmüş sinir lifleri bulunur. Bu lifler de beyaz ve parlak göründükleri için beyaz madde diye adlandırılmaktadır.

Bu lifler düzenli aralıklarla demetler halinde omurilikten dışarıya dallanarak omur sinirlerini meydana getirirler. Vücudun çeşitli bölgelerine uzanan omur sinirleri toplam 31 çifttir. Bu çiftlerin her birinde binlerce duyu siniri ve motor sinir lifi bulunur.

Refleks Hareketler

Omuriliğin başlıca iki fonksiyonu vardır. Birinci olarak, beyinle diğer organlar arasında gidip gelen dürtüleri taşır. İkinci olarak da refleks merkezi vazifesi görür. Refleksler, çeşitli uyarımlara karşı beynin müdahalesi dışında gerçekleşebilen otomatik hareketlerdir.

Doktor dizimizin belli bir noktasına vurduğunda, bacağınız otomatik olarak havaya kalkar. Basit bir refleks olan bu hareket, biri duyu, öbürü motor olmak üzere sadece iki nöronun işidir. Parmağınız yanarsa elinizi otomatik olarak ateşten çekersiniz. Daha acı duygusu omurilikten beyninize ulaşamadan gerçekleşen bu hareket de yine basit bir reflekstir.

Herhangi bir bakteri veya virüs menej bölgesine girmeyi başardığı takdirde, beyin-omurilik sıvısı enfeksiyonun çok kısa sürede yayılmasına yol açar. Menenjit, yani menenj iltihabı ölüme kadar gidebilen bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır.

Omuriliğin merkezi H biçiminde dizilmiş hücre gövdelerinden oluşur. H’nin arka kollarında duyu sinirlerinin gövdeleri, ön kollarında ise motor sinirlerinin gövdeleri yer alır. H biçimindeki bu kütle grimsi renkte olabilir

Comments

0 Response to 'Sinir Sistemi Nasıl Çalışır'