Beyin, sinir sisteminin en karmaşık parçasıdır. Kafatası kemikleri, menenjler ve beyin-omurilik sıvısı tarafından tamamen muhafaza altına alınmıştır. Karıncık adı verilen dört boşlukta toplanan beyin-omurilik sıvısı menenjler arasındaki boşluğa akar ve en sonunda yeniden kan dolaşımına karışır. Böylelikle sürekli yenilenmiş olur. Omurlar arasındaki diskler de, omuriliğin tepesinde yer alan beynimize amortisör vazifesi görürler.

Vücut ağırlığımızın yalnızca yüzde 2sini oluşturan beynimiz, toplam enerji üretimimizin yüzde yirmisini tüketmektedir. Bu enerjiyi kanın taşıdığı glikoz ve oksijenden alır. Kanımızdaki glikoz (kan şekeri) seviyesi düşerse, önce acıkır ve huzursuz oluruz. Seviye daha da alçalırsa beyin faaliyetini azaltır, biz de yarı baygın bir hale geliriz.

Oksijen daha da hayati önemdedir. Oksijensiz kalan beyin hücreleri en fazla beş dakika içinde ölür. Beynin bir bölümünde kan dolaşımı duracak olursa, o bölgede hayatiyet sonar erer. Mesela felç inmesi böyle bir durumdur.

Gayet karmaşık bir organ olan beyini daha kolay anlamak için üç kısma ayırabiliriz: Beyin sapı, beyincik ve asıl beyin.

Beyin sapı omuriliğin uzantısıdır. Beyin sapı içinde hayat merkezi diye adlandırılan özel nöron grupları nefes alıp verme, kalp ritmi ve kan basıncı gibi gayri iradi faaliyetleri yönetir.

Beyinciğin en önemli fonksiyonu fiziksel koordinasyonu sağlamaktır. Kaslarımızın hareketlerini yönetir, aynı anda yaptığımız çeşitli hareketlerin birbiriyle uyumlu olmasını sağlar, iç kulaktaki denge organlarından ve eklemlerle kaslardan sürekli bilgi alan beyincik dengemizi korumamızda önemli rol oynar.

Asıl Beyin

Beynin en büyük ve en karmaşık kısmına asıl beyin adı verilmektedir. Korpus kallosum da dahil olmak üzere çeşitli sinir lifi hatlarıyla birbirine bağlanan iki büyük yarım küresi vardır. Bu yarımküreler beyaz madde (miyelin kaplı sinir lifleri) ihtiva eden bir merkezle bunu çevreleyen ve beyin kabuğu adı verilen bir gri madde tabakasından oluşur. İradi hareketlerimizi başlatıp durdurmak beyin kabuğunun vazifesidir. Bilinçli olarak algıladığımız bütün vücut duyumları beyin kabuğuna gelir, öğrenme, değer biçme, yaratıcılık ve bazı hislerimiz de yine beyin kabuğunun sorumluluğu altındadır.

Beyin kabuğunun her bölümü başka bir işe yarar. Mesela her iki yarımküredeki “motor çizgi” iradi hareketleri kontrol eder. Sağ beyin kabuğu vücudun sol tarafının, sol beyin kabuğu ise sağ tarafının iradi hareketlerinden sorumludur. Sıcak, soğuk, basınç, ağrı veya acı gibi duyumlar da ters yandaki beyin kabuğu tarafından algılanır. Beyin kabuğunun başka bazı bölgeleri de görme, duyma, tat ve koku gibi duyumları alır. Mesela kafatasımızın arkasındaki görme merkezi gözlerimizden gelen mesajları almaktadır.

Çoğu insan beyninin sol yarısını daha çok kullanır. Solakların azınlıkta olması da bundan ileri gelmektedir. Sağ elini kullanan insanların çoğunda (ve solakların da bir bölümünde) konuşma, konuşulanı anlama, okuma, yazma ve mantık yürütme beynin sol yarımküresinin sorumluluğundadır. Sağ yarımküreyse daha çok müzikten anlama, sanat kabiliyeti, yaratıcılık ve duygular üzerinde rol oynar.

Uyuduğumuz zaman beyin kabuğunun tüm faaliyetleri yavaşlar. Beyin kabuğumuz hastalanacak ya da hasar görecek olursa sersemler, hatta bilincimizi kaybederiz. Bazı ilaçlar da benzer problemler doğurabilir.

Mesela felç inmesi durumunda olduğu gibi, beyin kabuğunun bir bölümünün hasar görmesi, o bölümün yönettiği fonksiyonun kaybına yolaçacaktır. Yani, sol yarımkürenin motor bölümünde bir damar tıkanması vücudumuzun sağ tarafının tamamen veya kısmen felç olmasına ve belki konuşma kabiliyetimizi de kaybetmemize sebep olabilir.

Buna karşılık bazen de beyindeki bir hasar sonucunda belli bir bölge tahriş olur ve nöronlar aşırı faaliyet göstermeye başlar. Bu durumda, o bölgenin kontrolü altındaki organlarda, denetlenemeyen, şiddetli hareketler başgösterebilir. Sara hastalığı böyle doğmaktadır.

Beynin derinliklerindeki bazı bölgelerin hafızadan sorumlu olduğu bilinmektedir, fakat hafızanın mekanizması henüz tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Fakat biri kısa vadeli, diğeri de uzun vadeli olmak üzere iki tür hafıza olduğu kesindir.

Hafızamızdaki bilgileri kullanabilmemiz nöron bağlantılarıyla mümkün olmaktadır. Bunu sağlayan çağrışım zincirleri tekrar tekrar kurulacak olursa, her an kullanılmaya hazır hale gelirler. Hafızanın kullanıldıkça geliştiği tahmin edilmektedir.

Sol Yarımküre Asıl Beyin

Karmaşık düşünceler, beynimizin en büyük parçası olan asıl beyinde gelişir.

Hipotalamus

Hipotalamus, vücudumuza direktif gönderen iki sistemi, sinir sistemi (elektrik) ile salgı sistemini (kimyevi) koordine eder.

Talamus

Talamus, beynimize gelen duyusal mesajları tasnif ve tevzi eden bir dağıtım merkezidir. Beyincik, motor sistemle birlikte çalışarak, hareketlerimizi koordine eder.

Beyin Sapı

Sindirim, solunum ve dolaşım sistemlerimizin kontrol merkezleri beyin sapında yer alır.

Comments

0 Response to 'Beynimizin Çalışma Biçimleri'