MS NEDİR YORGUNLUĞU VE TEDAVİSİ VARMIDIR ?

Halk arasında “Kendi başını yemek” diye bir söz vardır, sıkça kullanılan… Sağlığımız bağlamında otoimmun hastalıklarımızı tanımlamaya uygun bir özdeyiştir bu. Romatizma, şeker, böbrek, tiroid hastalıklarında sık rastladığımız gibi. Bu hastalıkların nedeni olan otoantikorlar, aslında trans olmuşlar yani asıl işlevlerinden vazgeçip “dönmüşler”dir. Böylece kendi varoluşlarına(bedenimize) düşman kesilmekte, kendi kendilerini yiyip bitirmektedirler. Toplumsal yaşamda da örneklerine sık rastlanır bu tür transların. Misal entel iken, “Transentel” mertebesine yükselenlerin yurtseverliğe duruş vaziyetleri.

Sinirlerimiz, adeta bir ağ benzeri sarmıştır bedenimizi, telefon kabloları ya da internet gibi. Bu ağ, karmakarışık ya da gelişigüzel değil, belirli bir amaca göre düzenlenmiştir. Merkezden çevreye, çevreden merkeze, görünüşte kaotik ama gerçekte, kaostan düzen çıkarmaya yöneliktir tüm desen. Parça bütüne tabii olsa da parçaların toplamı bütüne eşit değildir burada.

Sinir sistemi başlıca iki bölümden ibarettir: 1.Merkezi 2.Çevresel. İkincisine tıp edebiyatında “periferik sinir” adı da verilir. Daha önceki yazılarımda paylaştığımız Huzursuz Bacak ve Şeker Hastalığına bağlı nöropatiler, bu sinirlere ait hastalık durumlarıdır.



Kısaca MS diye tanımladığımız ve tıp edebiyatında Multipl Skleroz olarak tanımlanan hastalığın önemli karakteristiği, beyinden kuyruk sokumuna kadar tüm sinir alanlarında etkisini göstermesidir.

Hastalığın kesin nedeni bilinmemektedir.Ancak konu girişi vurguladığımız otoimmun mekanizma, virüs enfeksiyonu ya da her ikisinin birlikte etkin olabileceği üzerine tartışılmaktadır.

Mesaj merkezinin(beyin-omurilik) neresi ve ne kadarı tutulmuş ise hastalığın etkisi ve şiddeti o kadar farklı olacaktır. Bu, hastalık belirtilerinin herkeste ayni şiddet ve bulgular ile seyretmeyeceği anlamına gelir.

En sık ifade edilen yakınma halsizlik ve yorgunluktur. Bu çoğu kez el-ayak kesilmesi ve bitkinlik olarak dile getirilir. Vücudun muhtelif bölgelerinde uyuşma ve karıncalanma hissi yine sık dile getirilen yakınmalardır.

Dengesizlik ve sersemlik hissi, titremeler, söz konusu yakınmalar ile birlikte veya tek başına dile gelebilir. Konuşmada zorlanma, algılamada ve yargılamada güçlük, konsantrasyon eksikliği gibi zihinsel işlev bozuklukları yine MS sürecinde ortaya çıkan yakınma türleridir.

Dışkı ve idrar kontrolü yapamama, göz kürelerinde istemsiz hareketler, çift görme olabilir. Nihayet çok ilerlemiş durumlarda tam ya da kısmi felç durumları görülebilir. Bu nedenle MS, erken tanı ve takibi gereken önemli bir hastalık halidir.

Tüm bu hastalık belirtileri, ayni kişide gün ya da aylar içinde farklı karakter ve şiddette görülebilir. Tıpkı televizyonda kablo temassızlıklarının yol açtığı kesintili konuşmalar ve görüntüler gibi.

MS hastalarında grip aşısı uygulaması tartışmalıdır. Bazı araştırmalar aşının mevcut hastalık bulgularını şiddetlendirdiğini söylerken bazıları da tersini söylemekteler. Geçirdiği gripler ile hastalığın şiddetlendiği tecrübe edilmişse aşı uygulanabilir. Ama yine de tutucu olmakta yarar var. Zarar ve yarar, akıl terazisinde tartıldıktan sonra karar olmalıdır.

Hastalığın ortaya çıkışında az da olsa ailesel eğilimlerin etkili olabileceği gösterilmiştir. Bu nedenle yakın akrabalarda MS varlığı, söz konusu yakınmalarla birlikte bir ihtimal faktör olarak değerlendirilir.

MS hastalığının belirtileri tek düze ya da tedrici değildir. Yani ayni belirtilerin sürekliliği ve giderek artışı gözlenmez. Hastalık, durgun dönemleri izleyen şiddetli dönemler ile karakterize kesintili bir süreçtir.
Merkezi Sinir Sistemi ise beyin ve o’nun kuyruğu olarak düşünebileceğimiz omurilik soğanından ibarettir. Ne yapılmasına dair organlarımıza emir veren mesaj merkezi ya da santraldir burası. “Cepten cebe sms” gibi ceplerimizi ve aklımızı yakmasa da o’na benzer şekilde çalışır.

Beyin ve omurilik soğanı hem nicelik hem de nitelik olarak kendisine eklenen sinir ağlarından farklı bir yapıya sahiptir ama neticede yayınlanan mesaj, sinirleri saran kılıflar vasıtasıyla iletilir. Bu kılıflar yağlı bir yapıya sahiptir, sanki mesajlar kesintiye uğramadan kayarak ulaşsınlar diye. Bunu telleri korumaya yarayan plastik kablo gibi de düşünebiliriz. Eğer bu kılıflar hasar görüp yapıları bozulursa, mesajlar ya kesik iletilir ya da hiç iletilemez. MS(Multipl Skleroz) diye tanımladığımız hastalıkta ortaya çıkan durum buna misaldir.



Son derece rahat olan süreçleri, ileri derecede mağdur eden süreçler; tek bir yakınma durumunu, pek çok yakınmaların olduğu durumlar ya da bunların tam tersi izleyebilir. Bu durum tekrarlayan-toparlayan hastalık hali olarak yorumlanır.

Tanıda söz konusu yakınmaların ortaya çıkış sürecini izlemek ve değerlendirmek büyük önem taşır. Başta MRG ( Manyetik Rezonans Görüntüleme) olmak üzere radyolojik tetkikler ve laboratuar testleri Nöroloji Uzmanı’nın inisiyatifi ile yapılır. Muhtemel bir metabolizma, kan ya da hormon hastalığından ayırt edebilmek için İç Hastalıkları Uzmanı ile işbirliği yapılır.

Dünyada 3 milyon, ülkemizde 35 binden fazla MS’li olduğu bildirilmektedir. Bunun büyük bir kısmını 20- 40 yaş arası genç grubu oluşturmaktadır. Kadınlarda erkeklerden iki misli daha fazla görülmektedir. Çoğu kez dile getirilen yersiz kuşkular nedeniyle, önemle vurgulamak isterim ki, MS hastalığı kesinlikle bulaşıcı değildir.

Kesin tanı alan hastaların ulusal ve uluslar arası MS dernekleri ile iletişim içinde olmalarının, tedavide yenilikler ve tecrübelerin aktarılması adına son derece yararlı olacağını düşünüyor ve öneriyorum.

MS mutlak takip edilmesi gereken bir hastalık olup tedavi protokolü, gelişen koşullar ve hastaya özgün olarak oluşturulur. Yani tedavi, hastalığa özel değil, hastaya özeldir.

Comments

0 Response to 'MS NEDİR YORGUNLUĞU VE TEDAVİSİ VARMIDIR ?'